Oyun çocuklara başarı için fırsatlar verir. Oyunda çocuklar neyin yapılıp, neyin yapılamayacağını öğrenene kadar inatla denerler. Oyunda minimum ceza vardır. Bu inatla deneme yetişkinlikte de devam eder. Çocuklara gelişimsel olarak uygun deneyimlerin yaşatılmaması, ilgi, istek, amaçlarının önemsenmemesinin sonucu öfke, başarısızlık ve öğrenmeye karşı ilgi eksikliği olacaktır. “Eğer çocukların öğrenmelerini istiyorsak, oynamalarına izin vermeliyiz.” Oyunda çocuklar kendi hızları ve istekleri, kendilerine göre öğrenme fırsatları bulurlar (Gottfried, 1985). Çocuklara içten-güdülü etkinlikler doğal bir memnuniyet verir (Gottfried, 1985). Çocuklardan motivasyon geldiğinde, etkinliğin kendisinden hoşlanırlar. Bu da bir kere daha oyunun değerini (önemini) gösterir.
Çocuklar için oyun-öğrenme ve iş’in bir farkı yoktur. Çocuklar oynadıkları zaman öğrenirler ve her dakikasından zevk alırlar. Çocukların öğrenmek için sonsuz merakları, istekleri vardır. Ancak yetişkinlerin yanlış tutumları nedeniyle bu istek, merak giderek azalır. “İşini bitirdikten sonra oynayabilirsin.” şeklinde bir ifade çocuklara öğrenme ile çalışmanın birbirinin zıttı etkinlikler olduğunu öğretir. Bu tür içten-güdülü etkinlikleri, ödevleri bitirmek için ödül olarak kullanmak, çocuklara öğrenme ve iş’in dıştan-motivasyon gerektirdiğini öğretir.
kaynak:indigodergisi